9 Nisan 2008 Çarşamba

İLİŞKİDE MİNNETTARLIK

Bir seferinde bir alışveriş merkezinde ilginç bir diyaloga şahit oldum. Biraz ilerimizde bir çift ve yanlarında küçük bir çocuk vardı. Çocuk yaramazlık yapıyor raflarda dizili şeylere bakıyor, dokunuyordu. Ben koridorun bir ucunda anne-1.5 yaşındaki çocuk ve baba koridorun diğer ucundaydı. Beni görüyorlardı. Ama herhalde onları ne kadar duyabileceğimden emin değillerdi. Çocuk raftaki saklama kaplarını düşürdü. Anne bağırdı, “yapma dedim sana”. Bir tane poposuna vurdu. Çocuğun ağzındaki emzik düştü. Baba olanları gördü. Benim de onları gördüğümü gördü. Kızdı. Karısına bağırdı. “Hayvan mısın sen?” dedi. “Ne vuruyorsun çocuğa?”

İşte size minnettar olmamanın iki örneği. Anne çocuğundan minnettar bir anne gibi davranmadı. 1.5 yaşındaki bir çocuk markette yürümesine izin verilirse neler yapabileceğini gösteriyordu. Her çocuk kendisine büyük bir marketin rafları arasında yürüme fırsatı verilse aynısını yapardı. Ama anne bunu görmek istemedi. Çocuğunu benimsemek ve onun değerini bilmek yerine ona bağırdı, vurdu ve onu aşağıladı.

Annenin minnettar olmayan bir anne davranışını sergilediği örneğin yanı sıra eşine minnettarlık hissetmeyen bir davranış da koca tarafından sergilendi. Eşinin yaşadığı stresi, duygusal zorluğu ve gerginliği göremedi. Ona yardımcı olmak, ortalığı toparlamak ve çocuk için daha iyi bir durum oluşturmak yerine karısına saldırdı. Ona küfretti ve aşağıladı.

Minnettarlık sahip olduğumuz, yada hakkımız olduğunu düşündüğümüz, hissettiğimiz şeylere değer ve önem verdiğimize işaret eden içsel bir duygu durumudur. Biraz borçlu hissetmeye benzer. İçinde biraz da hak etmemişlik barındırmaktadır. Dolayısıyla bize sunulanı bir armağan gibi görme eğilimidir de.

Yukarıdaki örnekte kesinlikle iki tane minnettar hissetmeme davranışı örneği görülmektedir.

Aşağıda eşine karşı minnettar hissetmeyen bazı koca davranışları örneğini veriyorum. Bunu kocalara yükleniyorum anlamında almayacağınızı umarım. Kadınlar da aynı minnettarsızlığı farklı davranışlarla kocalarına gösteriyorlar ve gösterebilirler.

  • Minnettar olmayan koca karısı çocuklarla ilgilendiği zaman bunu görmez ama ilgilenmediği zaman onun görevini yapmadığını düşünür.
  • Minnettar olamayan koca karısı önüne yemek koyduğu zaman teşekkür etmez ama yemeği soğuk bulduğunda, veya biraz tuzlu, biraz acı vs kızar şikayet eder.
  • Minnettar olamayan koca karısı kendisiyle birlikte olduğunda onun bundan ne kadar hoşnut olup olmadığıyla ilgilenmez ama bir süre ilişkisi olmazsa bunun sorumluluğunu eşine yükler.
  • Minnettar olmayan koca eşi kendine baktığında bunu görmez ve onu ne kadar beğendiğini ifade etmez ama başkalarını eşine bakarken gördüğünde kıskançlık krizleri yaşar ve eşinin bir daha o şekilde sokağa çıkmamasını emreder.
  • Minnettar olmayan koca eşine asla hediye almayı aklına getirmez ama sevdiği gömleği ütülenmediği zaman kızar, bağırır.
  • Minnettar olmayan koca eşi hastayken bile kalkıp kendisine hizmet etmesini bekler.

2 yorum:

ARIZA dedi ki...

Zeki insanlar aptalları kendilerine minnetkar bırakır, bu onları sömürmenin en kolay yoludur.Aptallar kolay söz verir ve tutarlarda bu en çok onları kullananların hoşuna gider. Bütün kötülükler iyi şeylerin ardına saklanmıştır. İyi yada güzel olan sorgulana bilir, kötülükte bu yoktur bizzatihi ayandır.

Ali, Pervin Kalkandelen dedi ki...

Sözünüz ilk bakışta güzel ama gerçeği (bana göre) yansıtmıyor. Söz vermek ve sözünü tutmak aptallık değil erdemliliktir. Ancak erdemli insanlar verdikleri sözü tutarlar. Sözünü tutmayanlar aptal değillerdir ama büyümeleri gerekir. İyilikler kötülüklerin arkasına gizlenemezler. Çünkü hiç bir kötülük iyiliğin içinde barınamaz, aydınlıkta karanlık olamayacağı gibi. İlginiz için teşekkürler.