9 Nisan 2008 Çarşamba

EVLİLİKTE HEDEFİMİZİ BİLMEK

Pek çok evlilik başlarken eşler evliliklerine tam bir sadakatle başlarlar. Evliliklerin bir bölümünün (hem de gittikçe artan bir bölümünün) boşanmayla sonuçlanağını biliyor olsak bile boşanabileceğimiz ihtimaline yoğunlaşarak değil ama birlikteliğimize ve beraber nasıl mutlu olacağımıza odaklanırız. Devlet memuru ve diğer şahitlerin önünde hayatları boyunca sürdürecekleri bir adanmışlığın, sevginin ve emeğin sözünü veririz. Paranın, sağlığın ve diğer hiçbir koşulun evliliğimizi etkilemeyeceğini ilan ederiz.

Zaman geçince hayatın aslında o kadar kolay olmadığını ve evliliğin de aslında düşünüldüğü kadar iyi olmadığını görürüz. Verdiğimiz sözün aslında her durumu kapsamadığını ve aslında sözünü verdiğimiz şeylerin tam olarak anlamını bilmediğimizi anlamaya başlarız. Sağlık yerine hastalıkla, zenginlik yerine fakirlikle, iyilik yerine kötülükle başa çıkmak zorunda kalırız.

Nice ve nice evlilik aslında bugün size çizdiğimiz bu acı, ağır, depresif tabloyu yansıtıyor. Bu durumda olup da bizden yardım isteyen ve fikrimizi soran pek çok kadınla veya erkekle karşılaşıyoruz. Bazıları bizimle konuştuklarında artık boşanma kararını almış oluyorlar. Bazıları da evliliklerini iyi niyetlilikle sürdürmek, kurtarmak istiyorlar. Ama bazıları da, her ne kadar boşanmak istemediklerini söylüyor olsalar bile, hali hazırda boşanmış olduklarına şahit oluyoruz. Mahkeme kararıyla boşanmış olmalarını değil ama duygusal, düşüncel ve bedensel olarak boşanmış oluyorlar.

Hayatları boyunca sürdürecekleri evliliğe dair söz vermek, yani başlarken sonuna kadarı göze almak ve bunu görerek söz vermek uzun süreli, mutlu ve başarılı evliliklerin niteliklerinden bir tanesi. Evlilik sürekli bir çaba gerektiriyor ve kararlı insanlar istediklerine ulaşmak için çabalamaktan yorulmuyorlar. Aksine kararsız olan insanlar ise sadece evliliklerinde değil hayatlarında pek çok alanda başarısız ve mutsuz oluyorlar. Kararlılık uzun ve mutlu evlilikler için çok önemli bir faktör olarak önümüze çıkıyor dolayısıyla.

Uçakların veya gemilerin yollarını bulmaları gibi. Onların radarları gidecekleri, gitmek istedikleri hedefe ayarlanmıştır. Nereye gitmek istediklerini bilirler. Rüzgarın şiddeti, uzaklık, yolda karşılaşılan aksilikler geminin, uçağın hedefini değiştiremez. Pilot hala gideceği yere odaklanmaktadır. Eğer korkak ve kararsız olursa kaptan küçük şeylerle fikrini değiştirirse ve geri dönmeye yeltenirse hiçbir zaman gitmek istediği yere gidemeyecektir. Kaş defa denemek isterse istesin. Çünkü her seferinde mutlaka zor zamanlar olacaktır.

Şimdi kendinize sormanızı isteriz: Sizin evliliğinizde rotanızdan sapmanıza neden olana ve geriye dönmenizi veya bakmanızı sebep olan neler oldu? Kararlığınızın hala yerinde duruyor mu? Yoksa yok olup gitti mi?

Bu akşam ama eğer zamanınız yoksa bu hafta bir gün eşinizle birlikte eski resimlerinize, mutlu anlarınızı gösteren resimlere bakın. Beraber anılarınızı canlandırın. Birbirinize verdiğiniz sözleri yeniden gözden geçirin ve onları canlandırın. Birbirinizle neden evlenmiştiniz? Neden birbirinizi sevmiştiniz? Birbirinizin hangi özelliklerinde hoşlanmıştınız?

Gemilerin önünde her zaman fırtınalar olacaktır. Kaptanlar rotalarını bilmeliler ve gemilerine güvenmeliler. Gerisinin zamana, sabra ve çabaya bağlı olduğunu unutmamalılar.

Hiç yorum yok: