9 Ekim 2008 Perşembe

YAS ÇEKMEK

Yakın hissedilen birisinin kaybı ve sonrasında oluşan derin üzüntü haline yas diyoruz. Bugün bu konuya değinmeyi istedim. Hem ailemde bir yakının kaybetmem sebebiyle hem de bunun sonucunda gördüklerim üzerinde bir düzeltme yapma gerekliliğini hissettiğim için. Bunu bazı sorular sorarak ve cevaplayarak yapmaya çalışacağım.

1. Bazen çıldıracakmışım gibi geliyor. Geceleri uyanıyorum ve annemin görüntüsü gözümün önüne geliyor. Ne yaparsam yapayım gözümün önünden gitmiyor. Delirmekten korkuyorum. Bu olabilir mi?

Yas insanın yaşayabileceği en ağır hallerden bir tanesi. Sadece duygu değil, düşüncelerin ve bedeninin de etkilendiği doğal olarak insanı her alanda etkileyen yoğun bir hale işaret ediyor. Özellikle kaybın arkasından birkaç gün kaybedilen kişiyle ilgili görüntülerin zihni doldurması çok normal. Bu imajlar (sesler, görüntüler, kokular vs) daha sonra da zihnimizi meşgul etmeye devam edeceklerdir mutlaka. Bazılarını hayatımız boyunca zihnimizde tutacağız. Bu imajların bazıları güzel anları işaret ederken bazıları da hoş olmayan anları hatırlatacaktır. Ancak kaybın (ölümün) arkasından özellikle ilk dönemlerde (günler, bazen haftalar, daha nadir olarak da aylar) boyunca kişiyi etkileyecektir.

Kişi bunları kontrol edemediği zaman, istemediği zamanlarda, gece yarısı uyandığında, işinin ortasında bunlarla karşılaştığında, özellikle de kontrol dışı gibi göründükleri için çok rahatsızlık duyabilirler. Bu onları çıldırma, delirme korkusu verebilir.

Bu şok tepkisinin bir parçasıdır. Uzunluğu kişiden kişiye, kaybın yakınlığına ve kişi için anlamlığına bağlı olarak değişir. Bir rakamla ömrü belirlemek zordur ama 1 ayla 6 ay arasında değişebilir.

2. İnsanlar hemen onun (kaybedilen kişi) odasını eşyalarını dağıtmamızı, bunun sevap olduğunu söylüyorlar. Ama bunu yapmak istemiyorum.

Kültür olarak (Batı karışımı Ortadoğu kültürü İslam’ın ve Cumhuriyet’in etkisiyle) yasla doğru bir şekilde başa çıktığımızı söyleyemem. Yanlış baktığımız noktalardan bir tanesi de kaybedilen kişinin hayatımızdaki yerinin ne olması. Hala zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak kişiyle yaşantımız olacak. Bu biraz sanal bir alemde yaşamak gibi. Onu hala duyuyoruz gibi, konuşuyormuş gibi, hayatımızın bir parçasıymış gibi gelecek. Bunu reddetmek, inkar etmek yerine kişiye hak ettiği yerin ve önemi hayatımızda vermeye devam edebiliriz. Onun eşyasını, odasını bir süre tutmak, bırakmamak, dağıtmamak normal. Ama bunun uzun bir süre olmaması, onun yokluğunun kabulü ve hayatımızın yeniden düzenlenmesi de önemli. Bazı şeyleri anı olarak tutmak, saklamak sorun olmamalı. Ama bunlarda tamamen duygusal olmamak ama sağduyumuzu da dinlemek doğru olur.

Eşyaları tutmak isteyen, saklamak isteyen insanlara karşı saygılı olma olgunluğunu göstermeliyiz. Onlara yardımcı olmanın en iyi yolu onlarla birlikte onların acısını paylaşmaktır, onlara her şeyde akıl vermek değil. Rahat olup şeyleri zamana bırakmak, insanların bunu yapmaya hazır hale gelmesini beklemek ve onları bir şeylere iteklemek yerine onları takip etmek daha yardımcı olacaktır.

3. Arkadaşlarım ilaç (sakinleştirici) almamı öneriyorlar. Daha kolay olurmuş, doğru mu?

Bedensel acının ilaçlarla denetlenebileceğine inanıldığı gibi yasın da ilaçlarla kontrol edilebileceği düşünülür. İlaçlar kontrol etmezler, bastırırlar. Yasta bastırmak süreci uzatmak, ertelemek demektir. Kişi kendisine zarar verecek bir noktaya gelirse, yaşamına bir engel oluşturacak düzeyde olursa (günlerce uykusuz, yemeden ve içmeden, kendisine ve çevredekilere zarar verecek davranışların içindeyse) bir doktorun öneriyle ilaçlar kullanılabilir. Ama bunun dışında ilaca başvurulmasını önermiyorum.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazar cok tesekkurler...

Selamlar Elen